Son günlerde Türkiye'nin edebiyat dünyası, tanınmış yazar Süha Oğuzertem'in trajik bir yangın sonucunda hayatını kaybetmesiyle sarsıldı. Oğuzertem, eserleriyle birçok okuyucunun kalbinde taht kurmuş bir isimdi. İleri düzeyde sosyal eleştirileri ve insan psikolojisini derinlemesine işleyiş tarzıyla tanınan yazar, yalnızca edebiyatla değil, aynı zamanda yaşayış tarzı ve insan ilişkilerine dair derin düşünceleriyle de anılıyordu. Onun kaybı, sadece bir yazarın değil, aynı zamanda bir düşünürün kaybı olarak da değerlendirilmektedir. Oğuzertem’in eserleri, genç nesillerde bile yankı uyandırmaya devam ederken, hayatının sona ermesi birçok okuru derin bir hüznün içine itti.
Yangın, 22 Ekim 2023 akşamı, yazarın yaşadığı apartman dairesinde meydana geldi. Olayın hemen ardından itfaiye ekipleri hızlı bir şekilde müdahalede bulunsa da, zamanında yapılmayan tahliye işlemleri ve yangının hızla yayılması, ne yazık ki süreci daha da zorlaştırdı. Oğuzertem, yangın sırasında içeride kalmış olup, kurtarma çalışmalarına rağmen maalesef kurtarılamadı. Olay sonrası yapılan soruşturmada, yangının çıkışıyla ilgili olarak elektik kontağında bir arıza olduğuna dair ilk bulgular elde edildi. Bu durum, yangın güvenliği ve apartman yönetimlerine dair sorgulamaları da beraberinde getirdi.
Süha Oğuzertem, yaşamı boyunca birçok romanda, hikayelerde ve denemelerde toplumdaki adaletsizlikleri, bireylerin içsel çatışmalarını ve insan ilişkilerinin karmaşasını derinlemesine ele almıştı. 'İçsel Yolculuklar' adlı eseri, özellikle genç yazar adayları arasında çokça referans alınan bir kaynak olma özelliğine sahipti. Okuyucuları, yalnızca bir hikaye dinlemekle kalmaz, aynı zamanda kendi iç dünyalarında yolculuğa çıkma cesaretini bulurlar. Eserlerinde gerçek yaşamdan kesitler, güçlü karakter tahlilleri ve sürükleyici kurgularla okuyucularını mest eden yazar, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri haline gelmişti.
Oğuzertem'in kaybı, yazarların toplumsal sorunlar hakkındaki duyarlılığını ve edebiyatın toplumu şekillendirme gücünü yeniden hatırlattı. Birçok edebiyatçı, sosyal medya üzerinden başsağlığı mesajları paylaştı ve Oğuzertem'in eserlerine olan özlemlerini dile getirdi. Ünlü yayıncılar, yazarın anısını yaşatmak ve eserlerinde onun felsefesini derinlemesine yansıtmak amacıyla özel etkinlikler düzenlemeyi planlıyor. İlk olarak, yazarın hayattayken kapısını çaldığı okura ulaşma çabası artık daha önemli hale geldi.
Oğuzertem’in vefatı, yalnızca ailesine ve yakınlarına derin bir acı yaşatmakla kalmadı, aynı zamanda toplumsal bir kayıp olarak da tarihe geçti. Birçok yazar ve şair, edebiyatın yalnızca bir sanat dalı değil, aynı zamanda duygu ve düşüncelerin aktarıldığı bir platform olduğunu yeniden hatırladıklarını ifade etti. Onun eserleri, gelecek nesiller tarafından okuyacak ve yaşatılacaktır. Çünkü Oğuzertem’in kalemi, hayatın karmaşası içerisinde soluk almış ve bu soluk, sonsuza dek sürmeye devam edecektir.
Kendisinin artık aramızda olmaması, edebiyat çevrelerinde uzun süre tartışmalara neden olacağı kesin. Yangın güvenliği ve hukuki sorumluluklar açısından ortaya çıkarılan sorular, bir yazarın, düşünürün ve insanın yaşanılamaz hale gelmesini önlemek adına önemli birer müessese olmalıdır. Ülkede yangınların artışı ve gerekli önlemlerin alınmaması, yazının başında değindiğimiz gibi sadece edebiyatçılar için değil, tüm bireyler için alarm çanının çaldığını gösterir. Süha Oğuzertem’in hayatı ve eserleri, aslında bunun ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Şimdi, okurları ve hayranları olarak onun anısını yaşatma zamanı. Edebiyatın yaşamlarımızdaki yerini hissetmek ve korumak adına, unutmayalım ki, her yazar kendi düşünceleriyle bir toplum oluşturur ve Süha Oğuzertem, bu toplumu bir adım daha ileri taşımış bir isimdi.